- öte
- is.1́1. 那, 另一边, 另一侧; 对面: Atlantık'in \ötesi 大西洋彼岸 dağın \ötesi 山的那一边, 山后 denizler \ötesi 海的那一边, 海的对面 ormanın \ötesi 森林的那一边 Hedeğin öte tarafına atladı. 他跳过了壕沟。Yanımızdaki genç yolun otesinde bir bina iskeleti gösterdi. 我们身边的年轻人指了指马路对面的一栋楼房构架。2. 其余, 其余的东西(事情、部分), 其它东西; 其它: bundan (或 ondan) \ötesi 所有的事 Bundan ötesine karışmam. 所有的事情都与我无关。Bundan ötesi sizin bileceğiniz iş. 我已经尽力而为, 这些都是你们会干的事情。Sen çalış, ötesine karışma. 你干你的, 不要过问其它的事。Ötesini bana bırak. 其余的事你都交给我吧。2́s. 那边的, 远处的; 对岸的, 彼岸的: gölün \öte tarafında 在湖的对岸 ırmağın \öte yakası 河的对岸 Öte yakaya geçelim. 我们到对岸去吧。◇ \öte dünya 彼世, 阴间, 冥界, 阴曹地府 \öte gün 俗́ 不久以前, 前几天 \öte yandan 另一方面 \ötede 在那里, 在那儿, 在前面, 再远一些 \ötede beride 到处, 在各处: Arkadaşların ötede beride aleyhinizde olmayacak şeyler söylemeğe başlamışlar. 您的同事们已经开始到处说您的子虚乌有的坏话。\öteden 从那里, 从那一边, 从那一侧, 从对面; 另一方面: Öteden bir ses geldi. 从那一边传来了声音。\öteden berden konuşmak 东扯西拉地闲谈 \öteden beri 很久以前, 很早以前, 自古以来; 早就: Onu öteden beri tanırdım. 我早就认识他。Yalan söylemek öteden beri âdetidir. 说谎是他早就有的习惯。Çin ötenden beri barış içinde yaşamayı savunmuştur. 中国一直主张和平共处。\ötesi (nde) berisi (nde) 在…的不同地方: Elbisenizin ötesi berisi çamur olmuş. 你的衣服上到处都是污泥。\ötesi çıkmaz sokak 死胡同 \ötesinde 远点儿, 在那儿, 在对面: suların biraz \ötesinde 在离小溪不远的地方 -in \ötesine varmak 走得太远, 过分夸大, 太过分 -in \ötesini beri etmek 处理, 解决, 调解 \öteye 往那里, 往那边 \öteye beriye 这样那样地, 各种各样地; 百般地◆ Öteye bak. 往那儿看!看那儿!
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.